6 Aralık 2009 Pazar














Kırıntı halkı bölgenin yerli halkından değildir. Şiran yöresine 18. Yüzyıl başlarından itibaren gelip yerleşmeye başlamışlardır.1569 yılına ait Osmanlı kayıtlarında Kırıntı ismine rastlanmaz.

Kırıntı' lılar gelmeden önce, bugünkü Kırıntı arazileri üzerinde çeşitli Rum Ermeni, Türk ve Çerkez yerleşim birimleri vardı. En büyükleri Aydın Pınarındaki Midanış ( minado ) köyü idi. Bir diğeri Tevekküsdü. Tandurlukta pazar kurulan bir köy ve Züydün kaçağında mezralar vardı. Bölgedeki hırıstiyanların merkezi kilisesi olan Alatlı kilisesinin kalıntıları hala Sofugilin kalesinde görülebilir.

Zamanla hıristiyanlar bölgeden giderler. Çerkezler Dumanoluk köyüne göçer. Onların boşalttıkları yerlere bugün ki Kırıntılıların ataları yerleşir. ( 40-50 yıl Öncesine kadar Dumanoluklular Kırıntıya gelip atalarının mezarını ziyaret ederdi.)

Bölgeye gelen ilk Kırıntı' lılar kimlerdi ve ne zaman geldiler? Buna kesin cevaplar veremiyoruz. Ancak soyağaçlarını izleyerek kaba bir hesap yaptığımızda azami 300 yıllık bir geçmişimiz olduğunu söyleyebiliriz. Elimizdeki tek belge Gavrazlılar'ın 1745 yılında Kürtün'den sürgüne gönderildiklerine dair Osmanlı belgesidir.

Kırıntı Köyünü oluşturan insanlar, Doğu Anadolu ve Doğu Karadeniz'in çeşitli bölgelerinden gelerek yöreye yerleşmişlerdir. Her boyun ayrı bir geliş öyküsü vardır. Bazıları mezhep çatışmalarından, bazıları adli vakalardan, kimisi de Osmanlı'nın o dönemdeki politikalarına ters düşerek sığınacak yer aramış ve saklanılması kolay olan Kırıntı dağlarına yerleşmişlerdir. Dönem celali isyanları ve büyük ‘’kaçkun’’ sonrasının, aşiretleri zorunlu iskan dönemidir. Gelenler birbirinden bağımsız olarak ve farklı zamanlarda gelmişlerdir. Şıhlılar Soğuk Pınara, Bal oğulları Harmancığa, Gavrazlılar Mahmudun Gözesine, Ayvazgiler Paltu Çukura ve Gahirgiller Yemlikaraya yerleşmişler. Ayni mezhepten olmanın avantajı ve korunma içgüdüsü ile birbirlerine yaklaşmışlar. Pirdelliler ve Sofugiller ise dağlara rağbet etmeyerek doğrudan bugünkü yerlerine yerleşmişler. Zamanla rumlar bölgeden çekilince dağlarda bağımsız yaşayan guruplar merkezileşme ihtiyacı da duyarak aşağıya inmişler ve Kırıntı Köyünü kurmuşlardır. Bu süreç içerisinde bazı aileler ikiye bölünmüş, bir kısmı Yeniköy'e yerleşmiştir. Yani Yeniköy direkt Kırıntı'dan ayrılma değildir. Aynı dönemlerde kurulmuş, insanlarının çoğu akraba olan iki farklı köydürler.

Bazı guruplar köye sonradan katılmıştır. Bunlar; Şefelliler, Abdallılar, Mercanlar ve Kelkitlilerdir.

Kırıntı'nın kuruluş ve gelişim süreci tüm 18. ve 19. yy. boyunca devam etmiştir. Şimdi ki yaşlı kuşakların çocukluk dönemlerinde, oldukça yaşlı bir kadın olan, Kelkitliler'den Gara Melek Kırıntı'nın 7 hane olduğunu hatırladığını söylermiş. Bu, yaklaşık 160 yıl kadar önceye denk düşüyor.

20. yy. a kadar olan dönemlere ait fazla bilgimiz yok. Yazılı kültürün olmayışı olayların dökümante edilmesine engel olmuş. Ancak yakın tarihe ait olanlar hakkında bilgilerimiz var. Örneğin 1912 yılında Recebin İsmaili'nin öldürülmesi ve muhacirlik yıllarının anıları hala anlatılır.

KIRINTI'LILARIN KÖKENLERİ

Yukarıda değindiğimiz gibi Kırıntı Köyü 12 ayrı sülale ile bunların alt guruplarından oluşur. Bugün bunların çoğunun nereden ve niçin geldiğini, hatta soyağaçlarını biliyoruz. Şimdi kısaca her gurubu inceleyelim.

Şıhlılar :

Şıhlılar Sarı Saltuk boyuna bağlı, Sarı Bal ocağındandır. Seyyid kökenli olup Horasandan gelmişlerdir. Ataları önce Soğuk Pınar'ın hemen yanındaki tepeye yerleşmiştir. Evlerinin yeri hala belirlidir ve duvar kalıntıları duruyor. Bu kadar yaşanılması zor, adeta kartal yuvasını andıran bir mekanı seçmelerine bakılırsa çok önemli bir şeyden kaçıyorlardı ve yaşam onlar için zordu.

Şıhlılar önce Yukarı Çiçekli Çayıra, sonrada Harmancık'ta Eski köye taşınmışlar. Kırıntı'ya geldiklerinde ise bugünkü yerlerine, yani Gucugeyn Derenin iki yanına yerleşmişler. İçlerinden bir hane Yeni Köye gitmiş.

Şıhlılar, Kırıntı'da aleviliğin dini önderleri olmuşlardır. Ataları Hasan Derviş'den başlayarak dedelik postu hep onlarda olmuştur.

Şıhlılar'ın diğer bir kolu Kars'tan gelmedir. Üsük'ler ve Deli İbrahim'ler bu koldandır.

Gavrazlılar :

Gavrazlılar, Kürtün'ün Çerçür ( Ekinciler ) köyünden gelmedir. Tarihçi Faruk Sümer'e göre bu köy çok eski bir çepni köyüdür. Çerçür'ün içinde buluduğu Gavraz bölgesinde bir ayaklanma olur. Osmanlı yönetimi 1745 yılında ayaklananları bölgeden sürer. Bayraktar ve Mahmut adlı iki kardeş kaçarak, önce Haşhaşın altına, sonra Kırıntı'ya gelirler. Mahmut , bugün kendi adı ile anılan Mahmudun Gözesi'ne yerleşir. Daha sonra köye inerek, aşağı mahallede, şimdi Kelkitlilerin oturduğu yere mekan kurarlar. Burada, Baloğulları ile geçinemezler. Kara Hasan isminde birini vururlar ve yukarı mahalleye, daha önce Bayraktar'ın yerleştiği bugünkü mekanlarına yerleşirler. İçlerinden Gara Memet, bugün Azizgillerin yaşadığı bölgeye yerleşmiş olup, onların atasıdır.

Gavrazlılar, geçmişte ağaç eşya yapmakta usta olduklarından, külekçiler diye de anılırlar.


Bal Oğulları ( Baloğgiller ):

Baloğgillerin nereden geldiğine dair net bir bilgi yok. Bunu kendileri de bilmediklerine göre, ilk kuşaklar geliş yerleri hakkında bilinçli olarak alt kuşaklara bilgi aktarmamış olabilir. Belki de, çok önemli bir olaydan kaçıyorlardı ve geliş yerlerini ve kökenlerini deşifre etmek istemediler.

Elimizde, Tunceli-Elazığ bölgesinden olabileceklerine dair ipuçları var. Bu bölgede Bal Aşiretleri yaşıyor.

Kırıntı'da ilk yerleşim yerleri Harmancık olup ev ve harman yerleri hala harabe halinde duruyor. Daha sonra köye inerek bugün oturdukları mekana yerleşmişler.

Cicimali ve Aziz Balın 1982 yılında düzenledikleri soy ağacına göre, baloğullarının Kırıntıya gelen ilk ataları Balı’dır.

Bal Oğullarından Ali Ağa'nın köyün kurulup gelişmesinde büyük katkıları olmuş. Esef Bal'ın uzun muhtarlık yıllarında köy sınırları belirlenmiş, cumhuriyetin ilk köy okullarından biri Kırıntı'ya açılmıştır.





Abdallılar :

Abdallılar, Giresun'un Piraziz ( Abdalan ) ilçesinden gelmedir. Köken olarak abdal türkmenidirler. Önce Alucra'ya yerleşmişler. Abdal Hüseyin isminde bir oğulları Kırıntı'ya gelerek Gavrazlı'dan Bayraktar'ın yanına çoban olmuş. Bayraktar ona kızını vermiş, bir kulübe yapıp içine yerleştirmiş. Yani daha baştan Abdallılar ve Gavrazlılar akraba olmuş ve her zaman birbirlerine yakın olmuşlardır. Bugün ki Abdallıların hepsi Abdal Hüseyin’in 5 oğlundan türemedir.

Abdallı soy ağacına ait bir çalışmayı Habib Aydoğan yapmıştır.





Gahirgiller :

Köken olarak ''Kara Peçe'' türkmenidirler. Bu yüzden kara soyadını almışlardır. Kırıntı'nın ilk yerleşiklerindendirler. Önce Yemli karaya yerleşmiş, daha sonra köye gelerek Harmantaşları'nın altına, bugünkü mekanlarına yeleşmişler.

Ataları Kara Bektaş ve Kara Güssün, Şıhlılar'dan Hasan Derviş'le bozuşmuşlar. Onun kargışına uğrayarak asla çoğalmayacaklarına inanmışlar. Gerçekten de son dönemlere kadar asla nüfusları artmamış. Çok eski Kırıntılı olmalarına rağmen hep tek hane kalmışlar. Aslında bu yarı mitolojik ve uzun bir hikayedir.

Gahirgiller geleneksel olarak çalgıcıdırlar. Hemen hepsi zurnacı veya davulcudurlar.





Kelkitliler :

Kelkitliler iki farklı aileden türemiştir. Biri, Kelkit'in elbizim ( Tütenli ) Köyünden; diğeri Bayburt Pulur'dan gelmedir. Aslında birbirine pekte uzak olmayan iki yörede yaşayan bu iki aile muhtemelen tanış, belki de akraba idi. Yani Kırıntıya beraber gelmeleri tesadüf olmayabilir. Kırıntı'ya satıcı ( esnaf : zanaatkar) olarak gelip, Ali Ağa' nın kavağının dibine çadır atarlar. Ali Ağa onlara Gavrazlı'lardan boşalan orta mahalleye yerleşmeyi teklif eder. Amaç köyü şenlendirmek, belki de Gavrazlılar'ın muhtemel bir geri dönüşüne set çekmektir.

Pulur'dan gelenler Akkoyunlu boyundandır. Bu boy Akkoyunlu devletini kuran boydur. Ünlü hükümdar Uzun Hasan bu boydan olup,kökeni Pulurludur.





Mercanlar :

Mercanlar, Tunceli'nin Ovacık İlçesine bağlı Mercan köyündendir. Bu köy Mercan (Munzur) Dağları eteklerindedir. Zeynel Abidin ağa, Osmanlı yönetimi tarafından Mercan'dan Çoruma sürülür. Hayvancılık yapan ağa, çiftçilerle geçinemez ve Çorumdan doğuya doğru kaçarak, Könger'in altına gelip yerleşir. Bir müddet burada yaşadıktan sonra Kırıntı' ya göçerler. Bir kardeşleri de Çalgan 'a yerleşir.

Kırıntı'da,aşağı mahallede Harman Taşları'nın altında Gahirgiller ve Kelkitlilerle komşu olarak yaşarlar. Genellikle sakin yaratılışlı, mazbut insanlardır.





Şefelliler :

Şefelli mahallesi aslında 4 ayrı soyun bir araya gelmesiyle oluşmuştur. Bunlar ; Şefelliler, Çırakgiller ( Şahveli oğulları ), Ustagiller ve Çakırgillerdir.

Şefelliler, Tunceli'nin Kaçgar köyünden olup; Derviş Cemal ocağına bağlıdırlar. Kırıntı'ya gelmek için oldukça uzun bir yol seçmişler. Önce Bayburt'un Harortu ( Kıratlı ) köyüne, sonra da Torul'un Galis köyüne göçmüşler. Bilahare Kırıntı' ya gelen ataları Kahraman Ağa, son durak olarak burayı seçmiş. Daha sonra bir kol Yeni Köye yerleşmiş.

Şahveli oğulları, Şah İsmail’in müritlerinden Şah Veli soyundandır.

Ustagiller ordu kökenli olup, Kırıntı’ya demirci ustası olarak gelmişlerdir.
__________________
su çürüdü....
celal abbas is offline Alıntı ile Cevapla
The Following User Says Thank You to celal abbas For This Useful Post:
jaramılali (06-22-2007)
celal abbas
Üyelere Açık Profil Bilgileri
celal abbas - Daha fazla mesajını bul
Eski 06-22-2007, 20:28 #2
Profil
celal abbas
Derviş

celal abbas - ait Avatar

Bilgiler
Üyelik Tarihi: Jun 2007
Mesajlar: 1.072
İtibar
Teşekkür
Thanks: 1.044
Thanked 1.569 Times in 640 Posts

Tanımlı

Pirdelliler :

Pirdelliler, Erzincan' ın Çayırlı ilçesine bağlı Şebge ( Yeşilyaka ) köyünden gelmiş olup, Baba Mansur ocağına bağlıdırlar. Kan davası sonucu köylerini terk etmiş, Kırıntı'ya yerleşmişler. Bugünkü Kırıntı köyünün olduğu yere ilk yerleşenler Pirdellilerdir. Bu nedenle olsa gerek, köyün ortasında ve en elverişli mekanda onlar otururlar.

İsmail Aydının ( Çil İsmailin ) oluşturduğu soyacına göre ataları Pirdal ve karısı Sanem’dir.





Ayvaz giller :

Ayvazgiller Kırıntı da ki Tunceli kökenli soylardan bir başkasıdır. Önce Paltu Çukura yerleşmişler. Sonra, şıhlıların teşviki ile Harmancığa taşınmış ve onlara komşu olmuşlar. Aşağı köye inildiğinde de beraberlikleri devam etmiş ve birbirlerine hep yakın olmuşlardır.





Sofu oğulları :

Sofu oğulları, Horasan 'dan gelme, seyit kökenli bir guruptur. Onlar da direkt olarak bugün oturdukları mekana yerleşmiş olup, ilk yerleşiklerdendirler. Ünlü derviş Pamukbaş bu ocaktandır.




KIRINTI'DA DİNİ GELENEKLER


Kırıntı bir alevi bektaşi köyüdür. Aleviliğe hakim bütün kurum ve inanç biçimleri Kırıntı'da da uygulanır. Bunlar ; cem, müsahiplik, semah, deyiş söyleme gibi kurum ve aktivitelerdir. Kırıntı bir göçmen köyü olup, her oymak Kırıntıya gelmeden önce farklı bir alevi ocağına bağlıydı. Bu ocaklardan bazıları ; Baba Mansur ocağı, Derviş Cemal ocağı, Güvenç Abdal ocağı, Sarı Saltık - Sarı bal ocağı gibi ocaklardır. Ancak bir seyyid ocağı olması ve Kırıntı' da cemleri bu ocaktan gelen dedelerin yönetmesi nedeniyle, Sarı bal ocağı öne çıkmış, diğer ocaklar unutulmuştur. Bu ocağın sürdürdüğü tarikat ''Pençe i el aba tarikatı '' dır.



KIRINTI CEMLERİ


Kırıntı 'da 12 hizmet cemi ve Cuma cemleri yürütülür. Cemler evlerde veya cemevinde yapılır.



Dedeler :Cemi dedeler yürütür. Sarıbal ocağından Şıhlılar dede ocağıdır. Hasan Dervişten başlayarak bu ocağa bağlı dedeler cemleri yürütmüştür. Yaşlı kuşaklar, Hüseyin Şıhın cemlerini hatırlıyor. Ondan sonra yeğeni İbrahim Şıh, Hacı Bektaş çelebilerinden aldığı icazetle uzun yıllar dedelik yapmıştır. Yine Hüseyin Şıh'ın oğullarından Kamil ve İsmail Şıhlar dönem dönem dedelik etmişlerdir. Kırıntılı dedeler ülkenin çeşitli yerlerinde de dedelik yapmış ve saygınlık görmüşlerdir. Örneğin Rıza Şıhın babası ve Dedesi ( İbrahim ve Hüseyin Şıh ) Karsta dedelik yaparken ölmüş ve oraya gömülmüşlerdir.

70 li yıllardan itibaren Tüm Türkiye'de olduğu gibi Kırıntı'da da dedelik önemli ölçüde kan kaybetmiştir. Son yıllarda İsmail Şıhın oğlu Kemal Günel’in dedelik yapmasıyla cemler yeniden işlev kazanmıştır.



Cem babası : Kırıntı cemlerinde, elinde asası ile asayişi sağlayan kişiye baba denir. Babanın cem boyunca çeşitli görevleri vardır. Hatırlanan en eski baba Baloğullarından Kıneyzin babasıdır. Sonraki yıllarda Hamza' nın babası Hasan, son olarak da Ali Baba ( Cin Ali ) cem babalığı yapmıştır.



Talipler : Ceme katılan bütün erkek canlar, dedenin talipleridir.



Bacılar : Ceme katılan bayanlar dır.

Cemin ne zaman başlayacağına, köylü muhtarın odasında toplanarak karar verir. İlk cemin hangi evde yapılacağı kararlaştırılır. Cemi düzenleyen ilk ev köylüyü ceme davet eder. Dede ve köyün ileri gelenleri akşam yemeğe çağrılır. Yemekten sonra hep beraber ceme gidilir. Cem evinde kapıcılar gireni çıkanı kontrol ederler. Cemde sırası ile aşağıdaki yollar yürütülür:



Görgü : Cem, ayni zamanda bir hukuk mekanıdır. Küskünler, suç işleyenler ceme katılamazlar. Cemden önce bu kişiler görülür. Suçları tespit edilir, cezaları verilir. Suçun cinsine göre; sitem kesme, ceza veya düşkünlük verilebilir.

Sitem kesme : Sitem kesilen kişiler, cuma cemlerinde lokma olarak dağıtılmak üzere belirlenen miktar kadar meyve getirirler.



Cezalar: Sembolik cezalar verilir.



Düşkünlük : En ağır suçtur. Suçlu düşkün ilan edilir ve toplumdan tecrit edilir.

On iki hizmet : Görgüden sonra on iki hizmet başlar. Hizmetlerde sırası ile aşağıdaki işlemler yapılır:

1. Hizmet Baba meydana gelir, süpürgeyi tutarak '' hü babalar bacılar, edep erkan '' der ve cemi başlatır.

2. Hizmet : Abdest için el suyu gelir, abdest alınır.

3. Hizmet : Çerağcı gelip lambayı yakar.

4. Hizmet : '' Hü bacılar hizmete '' denilerek, üç bacı meydana çıkarılır, onlara duvazı-imam okutulur.

5. Hizmet : Kurbancı gelir ve kurbancı duaları okunur.

6. Hizmet : Kurbanı pişirmek üzere bir bacı gelir ve dara durur.

7. Hizmet : Sofracı meydana gelir, niyaz eyler, hizmetini görür.

8. Hizmet : Saki gelir, su dağıtımını yapar.

9. Hizmet : Peyikçi gelir, İnsanları ceme çağırır, hizmetini yapar.

10. Hizmet : Pansuman baba hizmetini görür. Görevi ceme gelenlerin ayakkabılarına sahip olmaktır.

11. Hizmet : Aşıklar deyiş söyler.

12. Hizmet : Semah dönülür.

Bu hizmetlerin hepsinin çeşitli ayrıntıları vardır. Son olarak baba, ertesi gün cemin hangi evde yapılacağını açıklar ve cem sona erer.

Sabah erkenden cem yapılacak eve, dede ve ileri gelenler sabah yemeğine gelirler. Yemekten sonra sofra duası ve ev halkı için dua okunur.



Müsahiplik : Alevilikte, en önemli kurumlardan biri, dünya ahiret kardeşliği anlamına gelen müsahipliktir. Evli iki çift, cem töreni ile müsahip olurlar. Müsahipler ömür boyu kardeştirler, çocukları birbirleri ile evlenemezler. Birbirlerinin davranışlarından sorumludurlar.

0 yorum:

Yorum Gönder